Rivayete göre, ilk zeytin fidanları Gemlik’in bereketli topraklarına Antik Yunanlılar tarafından dikilmiş ve bu ağaçlar zamanla Osmanlı döneminde gerçek değerine kavuşmuştur. Sultanların sofralarında yer bulmuş, padişahların saray mutfaklarının vazgeçilmezi haline gelmiştir. Gemlik zeytini, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda bölgenin iklimi ve toprağının ona kattığı eşsiz özellikleriyle de nam salmıştır.

Gemlik zeytininin kabuğu incedir, fakat altında yatan lezzet katmanları oldukça derindir. Zeytinin etli yapısı, güneşin altında olgunlaşırken içine doğanın tüm bereketini hapseder. Hasat zamanı geldiğinde, bu zeytinler geleneksel yöntemlerle, büyük bir özenle toplanır. Her bir zeytin tanesi, bölge halkının yüzyıllardır süregelen bilgi ve tecrübesinin bir yansımasıdır.

Zeytinler toplandıktan sonra, Gemlik’in köklü zeytin işleme geleneğine uygun olarak tuzlu suda bekletilir, olgunlaştırılır ve sofralık zeytine dönüştürülür. Bu süreçte zeytinin kendine özgü yoğun aroması daha da belirgin hale gelir. Zeytinyağına dönüştürüldüğünde ise, bu zeytinler altın sıvısı olarak adlandırılan, mis gibi kokan, doyurucu ve sağlıklı bir yağ haline gelir.

Gemlik zeytini, sadece bir yiyecek değil, Gemlik’in kültürel ve tarihi mirasının bir sembolüdür. Her bir zeytin tanesi, bu topraklarda yetişen insanların emeğini, doğanın cömertliğini ve zamanın bilgeliğini taşır. İşte bu yüzden, Gemlik zeytini yalnızca bir lezzet değil, geçmişten günümüze uzanan bir hikâyedir. Her lokmada, binlerce yıllık bir tarihin izlerini bulmak mümkündür.